-
1 benefice
n. maaşlı papazlık makamı; arpalık; tımar* * *maaşlı papaz makamı -
2 chair
iskemle, sandalye; baskanlik makami; profesörlük makami, kürsü; (the ile) elektrikli sandalye; (tren rayi) kalasi tutturan metal nesne; (toplanti) baskan olmak, yönetmek, baskanlik yapmak; (saygi sevgi gösterisi olarak) omuzlarda tasimak -
3 защита
savunma,korunma; himaye; defans,müdafaa* * *ж1) savunma; korunma; koruma; himayeзащи́та оте́чества — anayurt savunması
защи́та окружа́ющей среды́ — çevre korunması
будь мое́й защи́той — koruyucum ol
взять кого-л. под свою́ защи́ту — himayesine almak
2) юр. müdafaa makamı3) спорт. defans, müdafaaсицилиа́нская защи́та — шахм. Sicilya savunması
кома́нда ушла́ в защи́ту — takım defansa çekildi
боксёр ча́сто уходи́л в защи́ту — boksör sıksık kapanıyordu
ли́ния защи́ты (в футболе) — bek hattı
-
4 обвинение
с1) suçlama; itham; kabahat bulmaвзаи́мные обвине́ния — karşılıklı suçlamalar
по обвине́нию в кра́же — hırsızlık suçuyla
возбуди́ть де́ло по обвине́нию в кра́же — hırsızlık suçundan dava açmak
бро́сить обвине́ние кому-л. — birine bir itham / bir suçlama yöneltmek
2) ( приговор) mahkumiyet kararıвы́нести обвине́ние — mahkumiyet kararı vermek
3) юр. ( обвиняющая сторона) iddia makamı -
5 chair
interj. başkan! (parlemento)————————n. sandalye, iskemle, koltuk; makam, başkanlık makamı, kürsü; elektrikli sandalye; tahtırevan————————v. sandâlyeye oturtmak, makama geçirmek, yetki vermek, başkanlık etmek, yönetmek* * *sandalye* * *[ eə] 1. noun1) (a movable seat for one person, with a back to it: a table and four chairs.) sandalye, iskemle2) (the position of a person who is chairman at a meeting etc: Who is in the chair?) başkan, reis3) (the office of a university professor: He holds the chair of History at this university.) kürsü2. verb(to be chairman at (a meeting etc): He chaired the meeting last night.) başkanlık etmek- chairman, chairperson, chairwoman
- chairmanship -
6 living
adj. yaşayan, sağ, canlı, güncel, hayat————————n. hayat, yaşam, yaşama, geçim, oturma, papazlık makamı* * *1. yaşam (n.) 2. yaşa (v.) 3. yaşayarak (prep.)* * *1) (having life; being alive: a living creature; The aim of the project was to discover if there was anything living on Mars.) canlı, yaşayan2) (now alive: the greatest living artist.) yaşayan, hayatta olan -
7 prosecution
n. sürdürme, devam, takip, kovuşturma, dava, ilerletme* * *dava* * *1) ((an) act of prosecuting or process of being prosecuted: He faces prosecution for drunken driving; There are numerous prosecutions for this offence every year.) kovuşturma, dava2) (the person/people bringing a legal action, including the lawyer(s) representing them: First the prosecution stated its case, then the defence.) davacı, iddia makamı -
8 tribunal
n. mahkeme, yargıç kürsüsü, hakim makamı* * *mahkeme* * *(a group of people appointed to give judgement, especially on official decisions: The case was dealt with by a tribunal.) mahkeme -
9 pluralism
n. çoğulluk, çoğulculuk, birden fazla makamı olma (din)* * *çoğul olma -
10 prosecuting attorney
davacı avukatı, iddia makamı avukatı* * *savcı -
11 respondent
adj. cevap veren, karşılık veren, cevap niteliğinde, savunma yapan, davalı————————n. davalı, sanık, savunma makamı* * *cevap veren -
12 aldermanic seat
n. belediye meclisi üyesi makamı -
13 apostolic see
n. papalık makamı -
14 chaplaincy
n. papazlık, vaizlik, papazlık makamı -
15 counsel for the prosecution
n. iddia avukatı, iddia makamı, davacı avukatı -
16 ex officio
resmen, görevi icabı, makamı gereği -
17 judgment seat
n. hakim makamı -
18 plurality
n. çokluk, çoğulluk, çoğunluk, ekseriyet, birden fazla makamı olma (din) -
19 prosecuting counsel
n. davacı avukatı, iddia makamı avukatı -
20 rectory
n. bölge papazının konutu, bölge papazının makamı
См. также в других словарях:
MAKAMİ' — (Mikmaa. C.) Gürzler, topuzlar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
iddia makamı — is. Savcılık makamı … Çağatay Osmanlı Sözlük
başkanlık makamı — is. Başkanın oturduğu veya odasının bulunduğu yer … Çağatay Osmanlı Sözlük
ÂLÎ-MEKAN — Makamı, yeri, derecesi yüksek olan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ÂLİ-MAKAM — Makamı yüksek, yeri yüksek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Master of Brutality — Studio album by Church of Misery Released 2 … Wikipedia
Буйукустун, Туба — Туба Буйукустун Имя при рождении: Хатидже Туба Буйукустун … Википедия
başkanlık — is., ğı 1) Başkan olma durumu Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu olağanüstü hâl ilan edebilir. Anayasa 2) Başkanın görevi veya makamı, reislik, riyaset Birleşik Sözler başkanlık makamı başkanlık sistemi genel başkanlık yarı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
makam — is., Ar. maḳām 1) Mevki, kat, yer İnsan değil gökyüzündeki makamını şaşırarak yere inmiş bir melektir. H. R. Gürpınar 2) müz. Klasik Türk müziğinde bir müzik parçası veya şarkının işleniş biçimi Birleşik Sözler makam arabası makam odası makam… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MERKEZ — (Rekz. den) Bir şeyin ortası. Vasat. Yol. Durum, vaziyet. Hal, suret. * Şubeleri bulunan bir teşkilâtın idâre olunduğu ve emir veren yeri, makamı. Bir şeyin en işlek yeri. Teşkilât olan yerin en yüksek makamı. * Geo: Dairenin orta noktası.… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
P.N.03 — P.N.03 … Wikipedia